[Translate to Türkisch:]
Zurück zur Übersicht

Gerold Hildebrand

geboren 1955 in Lauchhammer

Gerold Hildebrand’ın ailesinde politik kimseler yoktu. Meslekten tornacı olan babası savaştan hayal kırıklığına uğramış, önce Katolik ardından da ateist olmuş ve genç Demokratik Alman Cumhuriyeti’nde (DDR) matematik ve spor öğretmeni olmuştu. Totaliter rejimle yaptığı tecrübelerden kaynaklı Sosyalist Birlik Partisi’ne (SED)üye olmadı. O, kendi kendine hiçbir partiye üye olmayacağına dair yemin etmişti. 

Gerold, devlet çocuk örgütünde öncüydü ancak o, aynı zamanda Hıristiyanlık eğitimlerine de katılıyordu. Bu davranışı, Silezyalı Protestan bir aileden gelen annesiyle bir ittifak ve babasına karşı da isyan girişimiydi. Max Frisch, Böll ve Dürrenmatt okur, dede ve ninesinde Beatclub ve Batılı başka müzik programları dinler ve izlerdi. Bu müzik öyle bir yaşam duygusu ifade ediyordu ki, bu duyguyu duvarların içine hapsolmuş küçük DDR’de ifade etmek çok zordu. Bundan dolayı da her hafta sonu bir yerlere giderdi. Özellikle Batı müziği çalan Rock ve Jazz gruplarının konserlerine otostopla gidiyordu. “Her zaman müziğin arkasından.”

Sokakta politikleşti. Otostop yaparken yaşadığı ve duydukları onu muhalefetin içine çekti. Gençlerden, Jimi Hendrix’in ölümünün ardından siyah kol kurdelesi taktıkları için disiplin cezası aldıklarını ve ülkeyi terk etmek isteyen insanların nasıl baskıya maruz kaldığını duyuyordu. Bunları daha sonra bizzat kendisi de yaşayacaktı. 

Batı Almanya’da akrabası olmasına ve böylelikle potansiyel şüpheli sayılmasına rağmen, 1973’de liseyi bitirdikten sonra sınırdaki askeri birliğe gönderildi. Görevinin ilk altı ayından sonra, kendisine sorulan, sınırı izinsiz geçmek isteyen insanlara ateş edip etmeyeceği sorusuna hayır cevabını verdi. “Herkese soruyorlardı ve herkes hayır diyebiliyordu.” Ancak, onun hayır cevabının bir bedeli vardı. Daha önce okuyabileceğine dair güvence verilen diş hekimliği fakültesine alınmadı. O tarihten itibaren kendisini devlet düşmanı olarak tanımlamaya başladı. Dostu Matthias Domaschk’ın gizli servis Stasi’nin cezaevinde ölmesi, yaşamında bir dönüm noktasıydı. Ama onu susturamadılar. Onun için bir şey çok netti: “Devlete kafa tutacaksın.”

Gerold Hildebrand devlete hizmet etmek istemiyordu. Ancak, sosyal faaliyetlerde yer almak istiyordu. Bundan dolayı kiliseye bağlı kurumlarda engelli çocuklarla çalışıyordu. Jena şehrinde yasadışı okuma gruplarına katılıyor ve Berlin Çevre Kütüphanesi’nde faaliyet yürütüyordu. DDR’de askerlik yapmak istemeyen genç erkeklere, askerlik görevini reddetmenin olanakları ve sonuçları üzerine danışmanlık yapıyordu. 1989 sonbaharında dua ayinleri örgütlüyordu. Berlin Gethsemane Kilisesi’nde ihtar nöbetlerini örgütleyen, Berlinli ve Leipzigli muhalif gruplar arasındaki iletişimi sağlayan kişiydi. 

1990’lı yılların sonunda Humboldt Üniversitesi’nde Sosyal Bilimler okudu. Daha sonra, genelde gönüllü olarak, Horch und Guck dergisinin editörü olarak geçmişin unutulmaması için yazılar yazdı. Birçok insan, Barışçıl Devrim’den sonra varlığa ereceklerinin hayalini kuruyordu. Gerold Hildebrand, varlığa erişemediği halde, kendisini yaşamından memnun olan biri olarak tanımlıyor. 

Nanette Hojdyssek

Kontext

Blog aufrufen
Kontakte aufrufen
zum Seitenanfang